Son yıllarda su kaynaklarının geliştirilmesi kavramı; suyun kantite ve kalite olarak tanımlanması, korunması ve geliştirilmesi ile tüm bunların sağlanmasında çevresel, sosyal, ekonomik ve politik iş birliğinin oluşturulması olarak tanımlanmakta ve bu haliyle ‘Entegre Su Yönetimi’ olarak adlandırılmaktadır. Entegre su yönetimi, içerisinde çok sayıda çözüm bekleyen problemi barındırmaktadır. Öncelikle istenilen miktar ve kalitedeki suyun istenilen zaman ve mekânda sağlanması için gerekli altyapının ve teknolojinin oluşturulması, sektörel bazda tahsisi, kullanım sonrası iyileştirilmesi, yeniden kullanımı, çevrenin korunması, sosyal adaletin sağlanması, ekonomik kalkınmayı desteklemesi ve uluslararası hukuka uygun olarak işletilmesi bir kısmını oluşturmaktadır. Dünyada yeraltı ve yerüstü olmak üzere toplam kullanılabilir suyun sektörler bazındaki dağılımı yıldan yıla ve gelişmişlik düzeyine göre değişiklik göstermektedir. Suyun temel kullanıcısı olan evsel (içme kullanma), endüstriyel ve tarımsal sektörlerin, dünya genelindeki su kullanım miktarlarına bakıldığında tarımsal kullanım %69 dür.
Ülkemizde suyun sektörel dağılımı ise; Toplam su potansiyelinin 2021 yılı gerçekleşmelerine göre 45,05 milyar m3 ü (%77) tarımsal sulama suyu, 13,36 milyar m3 (%23) ise içme-kullanma ve sanayi suyu olarak kullanılmaktadır. Dolayısıyla en fazla su tüketimi tarım sektöründedir.
Ülkemizde ekonomik olarak sulanabilir tarım alanı yaklaşık 8,5 milyon ha olup DSİ ve Köy Hizmetleri projeleri ile Halk sulamaları olarak toplamda yaklaşık 6,7 milyon ha alanda sulama yapılmaktadır. Yapılan sulamanın da yaklaşık %30 civarı kapalı sulama sistemiyle sulanmaktadır. Ekonomik olarak sulanabilir alanın en kısa sürede modern kapalı sulama sistemleriyle tamamlanması ve klasik ve kanaletli sistemlerin de en kısa sürede modern kapalı sistemlere dönüştürülmelidir. Yapılacak olan sulama projeleriyle birlikte mutlaka arazi toplulaştırma projeleriyle uyum içinde yapılmalıdır.